28 Ocak 2009 Çarşamba

Proje.at ve ilk ürünü satranç oyunu

Yorucu geçen bir dönemin ardından programlama dilleri-1 dersinin projesi olarak iki oyunculu bir satranç oyunu yazmamız istendi. 2 kişilik gruplar halinde yapacağımız bu projede grup eşim Ahmet Dursun KELEŞ idi. Projeye başlamadan önce de Ahmet ile yürüttüğümüz birçok değişik olay vardı. Bu projeye başlamadan önce aklıma beraber yaptığımız şeyleri bir çatı altında toplayıp birbirimizden haberdar olarak daha iyi hale getirme fikri geldi ve proje.at ortaya çıktı, ileride ismin değişme ihtimali bulunmakla beraber şu anki adı budur.

Proje.at, üretilen projelerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini ve yeni projelere ön ayak olmasını sağlamak amacıyla ortaya çıktı.Proje denince akıllara C’de şunu yap C#’da bunu yap gelebilir.Proje bunların aksine bir amaç doğrultusunda yaptığımız her şeyi kapsamaktadır, yani programlamaya has bir proje değil bu. Neticede proje.at[at]gmail.com mail adresini bu işte kullanmak üzere aldık.

Amacımız nedir?

Yapılan bir etkinliğin, düzenlenen bir seminerin afişinin köşesinde, karşınıza gelen bir kodun başında “proje.at id=xxx” şeklinde bir etiket görürseniz:
-Bu proje hakkında beğenmediğiniz şeyleri
-Bu projenin nasıl daha iyi hale getirilebileceği hakkında önerilerinizi
-Eğer etiketin bulunduğu yer bir program koduysa bu kodda anlaşılmayan yerler hakkında sorularınızı (Kodu en iyi yazan anlar mevzusu :) )
-Yapılmasını istediğini yeni proje önerilerini

Kısaca anlaşılacağı üzere içinizden geçen her türlü şeyi proje.at[at]gmail.com adresine ID=XXX konu başlıklı bir maille bildirebilirsiniz. Bu sayede günlük yaşamda karşınıza çıkan ve “Bu da böyle olur mu ne gerek var!” ya da “Bunu acaba niye böyle yapmış?” dediğiniz şeyleri birebir ilgili kişiye ulaştırabileceksiniz. Biz de “Bu iş en iyi bu şekilde olur herhalde!” demeyeceğiz ve eksikleri nelerdir bunları sizlerden öğreneceğiz. Umarım proje.at hedefine ulaşır.

İlk paylaşım
olarak programlama dilleri-1 dersinde yazdığımız satranç oyununun linkini veriyorum, bu projeyi 3 gün gibi kısa bir zamanda her şeyiyle bitirdik. Şimdi ise yine yoğun bir dönemdeyiz ve proje o 3 günde yaptıklarımızla duruyor, dolayısıyla değişken isimleri anlamsız gelebilir veya yorumlar yetersiz görülebilir, gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra versiyon yükseltip yeniden linkini vereceğim.Şimdilik ihtiyacı olanlar yararlansın istiyorum. Satranç oyunumuz “ID=101” etiketli, bu etiketi bildirerek sorularınızı yöneltebilirsiniz..
Bu yazıya Ahmet’in blogundan da erişebilirsiniz.

ID=101 Etiketli Satranç Oyunu

26 Ocak 2009 Pazartesi

Aile İçi Sosyal Paylaşım Sitesi : MyHeritage




Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı filmini izleyenler bilirler, Sirius Black’in ailesinin bir soyağacı vardı bildiğin çınar ağacından ve birisi doğar ya da ölürse kendi kendini değiştirirdi, dallar uzar, yapraklar dökülürdü :) Hep aklımdadır o sahne, bir evin boydan boya duvarlarını kaplayan bir çınar, soyağacı denilince aklıma o gelir. Harry Potter’dakine biraz benzer şekilde size kendi soyağacınızı yaratabileceğiniz bir siteden bahsetmek istiyorum: MyHeritage

MyHeritage Türkiye ofisinde çalışıp da bu siteyi tanıtmamak olmaz diye düşündüm. 34 farklı dil seçeneğiyle dünya genelinde büyük kullanıcı sayılarına ulaşan sitenin Türkçeye çevirisi yapıldı ve uzun süredir Türkçe olarak hizmete sunulmakta. Site şuan 300 milyonu aşkın kişi bilgisini barındırmakta ve yaklaşık 30 milyon üye tarafından kullanılmaktadır. Ülkemizde de yüksek kullanıcı sayılarına ulaşması beklenen site sadece bir soyağacı oluşturma sitesi değil. Soyağacınıza mensup aile bireylerinin birbirleri arasında haberleşmesi, resim ya da video paylaşması gibi birçok gereksinimlerinizi kendi aile siteniz üzerinden yapabiliyorsunuz. Ayrıca aile siteniz üzerinden etkinlik düzenleyip tüm aile bireylerine aynı anda haber verebiliyorsunuz. Tabii ki sitenizden en yakın kimin doğum günü olduğunu ya da en yakın hangi etkinliğin gerçekleştirildiğini resimleriyle birlikte görmeniz de mümkün.

MyHeritage, kullanıcılarının katkısıyla büyüyen bir site. Tahmin edesiniz ki ne kadar çok kişi bilgisi, ne kadar çok soyağacı eklenirse sitenin başarı yüzdesi bir o kadar artıyor. Sıra arkadaşınızla akraba bile çıkabilirsiniz yani =) Mesela siz büyük büyük dedenizi eklediniz (muhtemelen zor olmuştur) ve bir de baktınız ki bu giriş başka bir kimlikle uyuşuyor. İşte yeni akrabalarınızı buldunuz, tebrikler. Ayrıca sitenin arama motoru da gayet başarılı bir şekilde çalışıyor. Arama kriterlerini tüm özelliklere göre ayarlayabilmenizin yanı sıra onlarca kuşak öncesinden bir kişinin, adının ya da soyadının bozulmaya uğraması da düşünülerek aramak istediğiniz sözcüğe büyük bir yüzdeyle uyan sonuçları da karşınıza çıkarabiliyor. Fevkalade doğrusu!

Şu sıralar MyHeritage’e yeni bir özellik daha eklendi ve tanıtımı yapılıyor. Artık sitenize video, ses dosyası ya da doküman koyabiliyorsunuz. Sadece aile bireyleri tarafından ulaşılabilecek olan bu video ya da belgeleri isterseniz tüm kullanıcılara da açık hale getirebiliyorsunuz. Yani güvenli bir video - dokümantasyon portalı olarak da karşımıza çıkıyor artık MyHeritage. Güvenlik demişken soyağacınıza eklediğiniz aile bireylerinin tüm bilgileri gizli tutulmakta ve aile içinden olmayan bir kullanıcı istemediğiniz takdirde bu bilgilere kesinlikle ulaşamamaktadır. Eğer isterseniz soyağacınızı tüm üyelere görünür hale getirmek de sizin elinizde.

Bahsetmeden geçemeyeceğim çok ileri bir yüz tarama ve eşleştirme teknolojisi var bu sitenin. İsterseniz profil resminiz üzerinden hangi ünlülere yüzde kaç benzediğinizi de görebiliyorsunuz. Eğer bu eşleşmeleri de kaydederseniz diğer kullanıcılar sizin bu benzerliğinize 10 üzerinden puan verebiliyorlar. Ama dikkat edin eşleştirme sırasında cinsiyet kısmını ayarlamazsanız karşı cinsten de ünlülere benzemiş olabiliyorsunuz. Hiç hoş değil doğrusu, benim başıma geldi görüldüğü gibi :D

Girin, soyağacınızı ekleyin, belki akraba çıkarız ;)
www.myheritage.com.tr

23 Ocak 2009 Cuma

devam devam devam...

Zorlu geçen bir final dönemi ve başarıyla bitirilmiş bir projenin ardından yine kendimi yazı yazıyorken bulmak güzel bir duyguymuş. Her ne kadar güz yarıyılı benim için pek parlak geçmemiş olsa da bitmiş olması bile insanı büyük ölçüde rahatlatıyor. Okulumuzun ilk defa yarı dönem tatilini tam 4 hafta vermesini fırsat bilerek bu tatili iyi bir şekilde değerlendireyim dedim ve birkaç yere staj başvurusu yaptım. Staja başlamam gereken tarihten birkaç gün önce tam ben umudumu kesmişken (Samsun’a otobüs bileti bakıyordum) bir telefon geldi ve kabul edildiğimi söyledi. Boğaziçi Üniversitesi KOSGEB Teknoloji Geliştirme Merkezi’ndeki “IMOVASYON Bilişim ve Danışmanlık” şirketinde staja başladım. Bayağı güzel bir yer hoşuma gitti açıkçası. Daha fazla detaya da gerek yok zaten sadece tekrar yazmaya başladığımı göstermek istedim =)

Bu arada laptopuma hala bir isim bulabilmiş değilim ve bunun işlerime kötü yansıdığını düşünmekteyim. Yani laptopla ilişkilerim hiç de iyi gitmiyor, söz dinletemiyorum. Mesela bugün Visual Studio yüklerken beni bir hayli zorladı, firewall hatası verdi ve yazdığım web sitesini localhost üzerinden göstermiyor. Ne alakası var demeyin bu tarz sorunlarda bilgisayarınız size anlayışlı davranmalı ve en makul çözümü sunmalı ama benimkisi hala bir yabancılık çekiyor galiba :( Bir isim bulunca daha sıcak ilişkiler içinde olabileceğime inanıyorum. Yardımlarınızı bekliyorum...

3 Ocak 2009 Cumartesi

Bir sabah uyandım...

Bu yazıyı yazmayı mı bekliyordum aylardır yoksa bu yazıyı yazdıracak nedeni mi bilemiyorum. Ama tahmin edebileceğiniz gibi bilgisayarımı aldığımdandır bu yazı. Evet nasıl oldu bilmiyorum ama aldım. Uzun uğraşlar ve araştırmalardan sonra bir sabah uyandığımda "Kimseye güven olmaz, bu işi bugün kendim halletmeliyim" dedim ve büyük bir kararlılıkla gittim, markete gider gibi, kahvaltı bile yapmadan. “Ordan bi’ kısa samsun versene dayı” der gibi ‘ASUS M51VA253dv’ istedim, laptopu kontrol falan ettim sonra parayı verdim kurulumunu da yaklaşık 15 dk. bekledikten sonra elimde koca bir poşetle çıktım dışarı. Yağan yağmurda oksijenin tadını hissettim…

Ama önemli bir sorunum var ki, ben oyuncağıma henüz bir isim bulabilmiş değilim. Yani çok da düşünmeye fırsatım olmadı, böyle kendiliğinden geliversin aklıma diye bekledim ama olacak gibi değil. Ve bu belirsizlik sürdükçe sağlıklı iletişim kuramıyormuşum gibi geliyor bilgisayarımda. Umarım kısa sürede bu kimlik kargaşasına bir son verebilirim. Ayrıca en kısa zamanda aldığım laptopun parça parça incelemesini burada sizinle paylaşacağım.

Bu arada herkese Mutlu Yıllar! Girdiğimiz şu sene umarım hepimiz için bir öncekinden daha iyi (hatta bayağı bir iyi) geçer. 2008’de yapamadıklarımızı, ertelediklerimizi (ki benim çok sayıda var:), bu temiz kocaman sayfa:2009 bahanesiyle gerçekleştiririz umarım. Yeni yılın hepimize mutluluk, başarı ve huzur getirmesi dileklerimle…