4 Eylül 2008 Perşembe

Çocukluğumun Oyunu : Prehistorik 2

“80’lerin sonunda 90’ların başında çocuk olmak…” diye uzayıp giden cümlelere mutlaka rastlamışsınızdır. Ben de o başlığın altına 1.17 MB’lık bir oyun eklemek istiyorum: Prehistorik 2. Elinde sopası, başında 3 tel saçı olan, bazen uçan bazen kaçan, koşmaktan yorulmayan ama durunca nefes nefese kalan bir mağara adamı o. Ve tabii ki öyle boşuna savaşmıyor balta girmemiş ormanla, yabani hayvanlarla. Kurtarması gereken bir ailesi var mağara adamımızın. 2 boyutlu olan oyunumuz gerçekten çok akıcı. Gittikçe zorlaşan 10 bölümden ve 2 zorluk derecesinden oluşuyor. Yaratıklardan biri size dokunup canlarınızdan biri gittiğinde elektriğe çarpılmış gibi önce iskeletiniz gözüküyor sonra kemiklerinizden 6 tanesi etrafa saçılıyor, o saçılan kemiklerin tamamını geri toplayabilirseniz giden canınız geri geliyor. Ama dikkat edin kemikleri toplayacağım diye bir canınızdan daha olmayın, sonra ortalık kemik kaynıyor. Oyunda nereye vursanız sanki bir gizli geçit çıkıyor ya da puan kazandıracak eşyalar. Bir de BONUS kelimesinin 5 harfini topladığınızda gökten kocaman içi dolu bir buzdolabı düşüyor. Eğer bütün canlarınızı kaybederseniz sonunuz biraz hazin oluyor. Ormandaki hayvanlar (ki bunların arasında penguen dahi var) sizi kaynayan bir kazana atıp, etrafınızda dans ediyorlar.
Bana ilk bilgisayar alındığında o siyah ekranda (ki sonradan adını DOS olduğunu öğrendim) ilgili klasöre girip PRE2 komutuyla başlattığım ve haftalarımı harcadığım ilk oyunum. Bir dükkanda kabarık, mavi “PC-Oyun” etiketli oyun klasöründen (ki bu klasörde oyunlar disket sayısına göre sıralanmış) beğendiğim tek disketli (yani en ucuz yollu) oyundu kendisi. Birkaç gün önce nostalji olsun diye tekrar oynadım. Hala güzel bence, tavsiye ederim. Bir arama motoruna 'Prehistorik 2' yazarsanız çıkan sonuçlardan birinden indirebilirsiniz. Şimdi linki verip de kalabalık etmek istemiyorum, isteyen girsin baksın :)

2 yorum:

bAsak dedi ki...

orman aile gibi faktörler, 80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olmakla birleşince bana tolga abinin sunduğu adresi mecidiyeköy istanbul diye biten -ki evimi mecidiyeköyden tutmanda önemli bi etkendir- telefon tuşları dürtülerek oynanan oyunu anımsattı :) hugo-lülü-lülü-lüüüü :D

TolgA Ünvermiş dedi ki...

Aslında evet hugo da o dönemlerin unutulmazlarından ama benim annem PTT'de çalışıyordu ve hattımızı 0900'lere kapattırmıştı (ki bunun amacı tartışılır) Bu yüzden ben hiç bağlanamadım Tolga abiye, adaşımdı pek severdim. Oradan oluşan eksikliği de Prehistorik 2 ile doldurdum... :)